DÜNYANIN İLK BİYOLOJİK SİLAHI!


‘BAL’
Arılar görünenden öte muhteşem varlıklardır. Yoğun kıl örtüsüyle kaplı bu canlılar bizim ve kendileri için inanılmaz enerji harcamaktadırlar.

Bal arıları, çiçekler ve meyve tomurcuklarından aldıkları nektarları, bal midesi organlarında invertaz enzimiyle kimyasal değişime uğratırlar. Kovana geldiklerinde işçi arılar tarafından bal arılarının midesinden emilir ve ağızlarında yarım saat boyunca çiğnerler. Bal ancak ondan sonra hem arılar hem insanlar için tüketilir bir besin haline gelir. Düşünün bu kadar özel bir maddeyi ne kadar ucuza bulabiliriz ki?

Arının Polen Toplama Gezisi
Bu özel canlılar baldan elde ettikleri enerjiyi maksimum derecede kullanabilirler. Arıların hayatları boyunca tükettikleri bal miktarı yarım çay kaşığını geçmez. Öyle ki bir arı dünyanın etrafını iki yemek kaşığı bal ile dolaşabilir. Ayrıca dakikada 11400 kez kanat çarpar. Arılardan gelen o vızıltı aslında arının kanatlarının sesidir. Bu bol muhteşem varlıkları mikroskop altında görmenizi isterdim. Ne kadar kıllı ve polen dolu olduklarına inanamazsınız.

Ülkemizde yaygın olarak inanılan kristalize olan balın, 'şekerli bal' olduğu yönünde yanlış bir algı var. Hâlbuki şeker şurubu ilave edilmiş ballar çok uzun süre kristalleşmeden kalabilir. Saf ve doğal ballar ise, balın elde edildiği çiçeklerin türüne göre değişmekle beraber, özellikle kış aylarında ve soğukta muhafaza edildiği takdirde birkaç ay gibi kısa bir sürede kristallenebilmektedir.
Bu kesinlikle doğal bir olay olup, balın tüketilmesini önleyici bir problem değildir. Bal kristalleşmiş haliyle de tüketilebileceği gibi, benmari usulü bir ısıtma işlemiyle (sıcak su dolu bir kabın içerinde balın ısıtılması) kristaller çözdürülüp bu şekilde de tüketilebilir. Kristalleşmiş balın tüketilmesinde, sağlık açısından hiçbir sakınca yoktur. Avrupa, Amerika ve Kanada'da balın kontrollü şartlarda kristalleştirilerek "Krem bal" olarak tüketimi çok yaygındır.


Balda akla gelen ilk özellik tatlı ve enerji verici olmasıdır. İçerisinde furuktoz (%34), sakkaraz (%2), levüloz (meyve şekeri %40), su (%17), geri kalan kısımda ise demir, sodyum, kükürt, magnezyum, fosfor, polen, manganez, alüminyum, gümüş, azot, protein ve çeşitli asitlerden oluşmaktadır. Balın %3-%7 sini kaplayan bu maddeler balın kalitesini belirler.
Balı bildiğimiz şekerden ayıran çok önemli bir fark vardır. Şeker ancak sindirim sisteminde değişime uğradıktan sonra kana karışırken bal sindirime gerek olmadan çok süratli bir şekilde kana karışır. Dolayısıyla bal insan vücudunun en yüksek derecede ve en hızlı biçimde faydalanabileceği bir gıdadır. Ilık su ile karıştırılan balın birkaç dakika içinde vücuda enerji verdiği tespit edilmiştir.

Tarihin İlk Biyolojik Silahıdır.
Türkiye'de Karadeniz bölgesinde bin 800 metre yükseklikteki ormanlık alanlarda yetişen, literatürdeki adı “Rhododendron pontica” olan ve halk arasında “dağ gülü, komar, orman gülü” olarak bilinen bitkinin renkli çiçekleri arılar tarafından bal yapılmak için kullanılır. Bu bitkiden elde edilen balın “deli bal” olarak adlandırılır.
Bu çiçekte bulunan grayanotoksin direk kalbe etki eden bir zehirdir.  Şuur kayıplarına, kaslarda gevşemelere neden olmaktadır. Kişide, çok şiddetli bir tansiyon düşmesi olursa, ölüme kadar varabilen sonuçlar doğurabilir. Deli balın fazla yenmesi veya yaşlı insanların tüketimi sonucunda, ölüm haberlerinin olduğu birçok yerde karşımıza çıkmaktadır. Sadece insanları değil hayvanların bile telef olduğunu gözlemlenmiştir.

 1 çay kaşığından fazla yenilmesinin zehirlenmeye neden olabilir.
Deli bal”ın tarihte silah olarak kullanıldığına ilişkin veriler, Milattan Önce 401 yılında Karadeniz yakınlarında kamp yapan 10 bin Yunan askerin bölge halkı tarafından deli balla zehirlendiklerine ilişkin bilgiler vardır.
MÖ 67 yılında Pontus kralı Mitridat'a karşı gelen Pompey'in ordularının da aynı bölgede kamp kurduklarında, bu bölgedeki petek ballarını yiyerek zehirlendikleri ve kolayca esir düştükleri bilinmektedir.
 Dünyanın en iyi bal türü olarak gösterilen deli balı, ülkemizde de büyük bir ün kazanmıştır. Birçok tedavide kullanılan deli balı, acımsı buruk tadı vardır. Çok az yenildiğinde birçok hastalığa derman olmaktadır. Neyseki yöre halkımız nasıl kullanılması gerektiği konusunda oldukça bilinçli.

Kestane Balı Deli Bal mıdır?
En çok karıştırılan bir konu da kestane balının deli bal olduğu kanısıdır. Deli bal, kestane balından farklıdır.
Gelelim karışıklığın sebebine:

Kestane ağaçlarının orman altı bitki örtüsü, orman gülleridir. En azından bizim ülkemizde özellikle Karadeniz bölgesinde yoğundur. Orman gülünün çiçeklenme evreleri farklılık göstermekle birlikte, orman güllerinden sonra kestane ağaçları çiçek açar.  Aynı bölgede hasat edilen iki bal ayrı ayrı hasat edilirse bu karışıklık ortadan kalkmış olur.


İYİ BİR BAL KULLANICISI OLSANIZ BİLE YANILMA İHTİMALİNİZ BÜYÜK.
Bal için önemli bir not daha var çok çok iyi bir bal kullanıcısı olsanız bile sahte balla gerçek balı ayırmak artık gerçekten zor. Zeytinburnu’nda yaptığım bir eğitimde katılımcılara gerçek bal ve kendi hazırladığım baldan 2 adet verdim ve hangi numaralı balın gerçek olduğunu söylemelerini istedim. Sonuç Katılanların %70’i sahte balın gerçek bal olduğunu düşündüJ Elime sağlık çok güzel yapmışım. Nedeni aromayı fazla kaçırmış olmamdan dolayı boğaz yakması yapması ve kokunun tam bal gibi olması. Hâlbuki glikoz, renklendirici ve aromayla bal yapmak mümkün. Üstelik kristalleşme de yapmıyor. Sözün özü gerçek bal en doğru laboratuvar analizleri ile anlaşılabiliyor. Bu yüzden balları mutlaka güvendiğiniz yerlerden temin edin. Bu arada Dünya'nın el iyi ballarının Türkiye'de üretildiği unutmayın.

Bal kadar sağlıklı günler geçirmeniz dileğiyle

 
                          






                                Sevil Gülsoy

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Uzmanı –Kimyager

Yorumlar